31. İstanbul Caz Festivali 3 Temmuz’da Başlıyor
31. İstanbul Caz Festivali 3 Temmuz’da Başlıyor
3-18 Temmuz 2024
İstanbul Caz Festivali, 3-18 Temmuz tarihleri arasında jazz ve güncel müziğin en sevilen isimleriyle şehre geri dönüyor. 1994’ten bu yana her yıl İstanbul’da Temmuz’u jazz ayına çeviren festivalin 31’incisi, Garanti BBVA’nın sponsorluğunda, aralarında Chris Isaak, Gregory Porter, Arlo Parks, Joshua Redman, YolanDa Brown, Baptiste Trotignon ve Modern Art Orchestra gibi usta sanatçı ve grupların yer aldığı programıyla müzikseverlerin karşısına çıkıyor.
Festival biletleri 29 Şubat’ta İKSV’nin Lale Kart üyeleri için başlayacak indirimli ve öncelikli satış döneminin ardından 5 Mart Salı günü genel satışa çıkıyor. Konser biletleri, 5 Mart’tan itibaren tüm Garanti BBVA kredi kartlarına %10 indirimli.
İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından Garanti BBVA’nın sponsorluğunda düzenlenen
31. İstanbul Caz Festivali, 3-18 Temmuz tarihleri arasında, keşifler ve klasiklerin yan yana durduğu, jazz’ın yanı sıra rock, pop, blues, reggae, funk ve farklı türlere de yer veren çok çeşitli bir seçki sunacak.
İstanbul Caz Festivali, 40’a yakın konserde usta isimlerden yeni keşiflere 200’ü aşkın yerli ve yabancı sanatçıyı ağırlayacak. 16 gün boyunca festivalin konuğu olacak isimler arasında jazz’ı yeniden büyük kalabalıklarla buluşturan iki Grammy ödüllü Gregory Porter; rock’n roll’un çok yönlü ve romantik prensi Chris Isaak; zamansız ve yenilikçi müziğiyle yaşayan en büyük saksofonculardan Joshua Redman; İngiltere’nin dünyaya kazandırdığı başarılı kadın müzisyenlerden YolanDa Brown; ilk kez Türkiye’deki sevenleriyle buluşacak, R&B, soul ve indie’nin genç ve tutkulu şairi Arlo Parks; Avrupa’nın merak uyandırıcı ve dinamik jazz piyanistlerinden Baptiste Trotignon ve Kornél Fekete-Kovács yönetimindeki Avrupa’nın iddialı orkestralarından Modern Art Orchestra yer alıyor.
Festivalin gelenekselleşen etkinlikleri bu yıl da devam ediyor. Müzikseverlerin Kadıköy’de adım adım iyi müziğin peşinde dolaşacağı +1’li Gece Gezmesi’nin bu yılki konukları arasında Hollanda’dan Thomas Azier ve Baby’s Berserk, Türkiye’den Gevende ve Korhan Futacı gibi sevilen isimler yer alıyor. Caz Vapuru, müzikseverleri Boğaz’ın seslerine jazz’ı karıştıran, neşeli bir pazar gününe çağıracak. Festivalin müziği şehrin dört bir köşesine yaydığı ve her yaştan izleyiciye hitap eden ücretsiz Parklarda Caz konserleri bu yıl da İstanbul’un parklarını festival alanına çevirecek.
Festivalin farklı mekânlara yayıldığı etkinliklere bu yıl bir yenisi daha ekleniyor. Pera’da Bir Caz Akşamı etkinliğinde müzikseverler, Beyoğlu’nda büyülü bir akşamda üç duraklı bir jazz turuna çıkacaklar. Bu özel gecede izleyeceğimiz isimler Herbie Hancock’un “göz kamaştırıcı” olarak nitelendirdiği Estonyalı piyanist Kristjan Randalu, festivale özel hazırladığı Aretha Franklin repertuvarı ile Dilek Sert Erdoğan ve sürpriz bir konuğu ile piyanist Can Çankaya olacak. Gecenin durakları ise Salon İKSV, Minoa Pera ve Pera 77.
Festivalin Yaşam Boyu Başarı Ödülleri: Nilüfer Verdi ve Nino Varon
İstanbul Caz Festivali’nde Yaşam Boyu Başarı Ödülü bu yıl Türkiye jazz tarihinin iki önemli ismine, Türkiye’nin ilk kadın jazz piyanisti Nilüfer Verdi ve yapımcı, besteci ve müzisyen Nino Varon’a sunulacak.
Türkiye’nin ilk kadın jazz piyanisti, besteci ve aranjör Nilüfer Verdi, müziğe küçük yaşta başladı. Liseden sonra eğitimine Berklee College of Music ve New York New School’da devam etti. Eğitim hayatı boyunca Jack Reilly, Ray Santisi, Bob Winter, Billy Pierce, Alex Ulanowsky gibi önemli isimlerle çalıştı. Türkiye’ye döndükten sonra çeşitli caz kulüplerinde dönemin saygın isimleriyle beraber çaldı, İstanbul, Ankara, Eskişehir, Alanya, Yapı Kredi, Akbank Caz Festivallerine katıldı. Başta Almanya, Çin, ABD, Kanada olmak üzere çeşitli ülkelerde konserler verdi. Verdi, kendi kompozisyonlarından oluşan Mânâ (1997) ve İzhar (2007) albümlerinin yanı sıra Ülkü Aybala Sunat ve Apostolos Sideris’le birlikte çalıştığı, türkülerden oluşan Knidost (2016) albümünü yayımladı. 2022’de Erdal Kızılçay ve Duygu Soylu ile “Talk to me” teklisini çıkardı.
Yapımcı, besteci ve müzisyen Nino Varon, 13 yaşında gitar çalmaya başladı. Liseden sonra ise amatör müzik gruplarında çalmaya devam etti. Cem Karaca ve Barış Manço ile tanıştı, Karaca ile uzun bir süre aynı sahneyi paylaştı. 1968’de plak yapımcılığına başladı. Aralarında Tanju Okan, Modern Folk Üçlüsü, Ajda Pekkan ve Kayahan gibi isimlerin olduğu birçok müzisyenin yapımcılığını üstlendi. “Nilüfer’i müzik dünyasına kazandıran isim” olarak da tanındı. Aynı zamanda birçok şarkı da besteledi. Atilla Özdemiroğlu, Şanar Yurdatapan ve Melike Demirağ ile beraber “Arkadaş” şarkısını yaptı; Tanju Okan’ın seslendirdiği “Hasret”in sözlerini yazdı. 1978 yılında yayımlanan, Türkiye’nin ilk jazz albümü Jazz Semai’nin yapımcılığını üstlendi. 2008’de Ninovari, 2010’da Arka Pencere isimli iki albüm yayımladı. 2022’de Uğur Karan ile birlikte çalıştığı “La Vie Continue” ve “La Femmes du Cinema Turc” teklilerini çıkardı.
31. İstanbul Caz Festival Programı
Festival Ödül Gecesi
Avusturya Konsolosluğu Avusturya Kültür Ofisi Bahçesi, 3 Temmuz Çarşamba
Festivalin ödül gecesinde, Saint Privat ile Fransa’nın güney sahillerine yolculuk
Avusturyalı müzisyen Klaus Waldeck ile Valerie Sajdik, Fransa’ya dair sevdiğimiz tüm klişeleri iyi melodilere çevirip, dinleyicilerini geçen yüzyılın ortalarına savurdukları Saint Privat için ilk kez 2003’te bir araya geldiler. Besteci ve yapımcı Waldeck, Valerie’nin performasını beğendiğinde Viyana’da bir düğünde, davetliler arasındaydı; Valerie ise sahnede. Bir sonraki hafta Waldeck’in stüdyosunda, Valerie’nin doğduğu yerin adını koydukları bir grup kurdular: Saint Privat.
Saint Privat, 31. İstanbul Caz Festivali’nin ödül gecesinde davetlileri Fransız sahillerinde güneşli bir güne götürmeye hazırlanıyor. Aynı gecede festivalin bu yılki Yaşam Boyu Onur Ödülleri de sahiplerine takdim edilecek.
Modern Art Orchestra feat. Kornél Fekete-Kovács // Kaan Çelen Trio
Rahmi M. Koç Müzesi, 4 Temmuz Perşembe
Macaristan’ın en yenilikçi orkestrasından tutkulu bir enstrümantal ses deneyimi
Avrupa’nın en büyük müzik gruplarından Modern Art Orchestra, 2005 yılında trompet sanatçısı ve besteci Kornél Fekete-Kovács tarafından kuruldu. Macar jazz’ının orta kuşak temsilcilerinden, trompetin dünyaca ünlü ustalarından Kornél, neredeyse 20 yıldır kendi kuşağı ile jazz’ın genç yeteneklerini buluşturduğu orkestrasıyla üç kuşağın müzikal yaklaşım ve yeteneklerini çağdaş klasik müzik ve jazz ile beraber tek potada eritmeyi başardı. Müziğin sınırlarını genişleten bu yaklaşımıyla orkestra, 60’lı yıllardan bu yana devam eden Macar jazz’ının yeniden ve yeniden icat ediliş sürecinin ayrılmaz bir parçasına dönüştü.
Çoğunluğu orkestranın altı seçkin müzisyeni tarafından bestelenmiş, 25 saatlik büyük çağdaş müzik repertuvarından seçili heyecan verici bir programla MAO, Türk-Macar Kültür Yılı kapsamında İstanbul Caz Festivali’ne geliyor.
MAO’dan önce ise sahnede caz davulunun yükselen yıldızı Kaan Çelen olacak. Doğarken kaybettiği bir kolu, davul çalmaya başlamasının en büyük sebebiydi. Sonra cazı keşfetti. Şevket Akıncı, Baki Duyarlar, Ferit Odman ve Cem Aksel ile çalıştı; eğitimler aldı ve festivallerde çaldı. NA-Zİ-LE ve Fellowship albümlerini yayımladı. Önce zor görüneni kolay kılan, ardından başarıdan başarıya koşan Kaan Çelen, İstanbul Caz Festivali izleyicisiyle ilk kez buluşacak.
Baptiste Trotignon Trio // Nilüfer Verdi Trio
Fransız Sarayı, 5 Temmuz Cuma
Sınırları aşan müziği ve şaşırtıcı performansıyla Baptiste Trotignon, 50. yaşını festivalde kutluyor. Bu özel konser 5 Temmuz’da Fransız Sarayı’nda gerçekleştirilecek.
Baptiste Trotignon, 2001’de yayımlanan ilk albümü Fluide ile kendi jenerasyonunun en etkileyici piyanistleri arasına girdi ve Django d’Or En İyi İlk Albüm Ödülü’nü aldı. İkinci albümünden “yılın şoku” olarak bahsedildi, ardından Jazz Akademisi tarafından yılın jazz müzisyeni seçildi. Piyanonun sınırlarına hapsolmayı reddeden sanatçı bugünün ve doğduğu coğrafyanın müziğinde de sınırları aştı. Bir yandan Fransız jazzı onsuz anılmazken öte yandan geçmişle bugünü, Avrupa ile Amerikan müziğini harmanladı, jazz ve klasik arasında gidip geldi. Emprovizasyonun piyano başındaki usta ismi Baptiste Trotignon, kendi döneminin en güçlü davulcusu olarak anılan ve övgülere doymayan Greg Hutchinson’la birlikte 50. yaşını 31. İstanbul Caz Festivali’nde İstanbullu müzikseverlerle kutlamaya geliyor.
Nilüfer Verdi, Türkiye’nin jazz sahnesinde saygın bir isim. Piyano dersleri aldıktan sonra müzik eğitimine yurtdışında devam eden Verdi, Berklee College of Music ve NY New School’da Jack Reilly, Ray Santisi, Bob Winter, Billy Pierce, Alex Ulanowsky gibi isimlerle çalıştı. Türkiye’ye döndükten sonra 80’li yılların ışıltılı jazz dünyasında birçok mekânda sahneye çıktı, festivallerde çaldı, kendi öğrencilerini yetiştirdi. Jazzı isyanın müziği olarak gören Verdi, Mânâ ve İzhar adlı ilk iki albümünü kadınlara adadı. 2016 çıkışlı üçüncü albümü Knidost’ta ise bu sefer alışıldık türküleri alışılmadık formlarda çaldı. Kalıplara sığmayan, jazz karakterli Nilüfer Verdi, Baptiste Trotignon’dan önce sahnede olacak ve 31. İstanbul Caz Festivali’nde Yaşam Boyu Onur Ödülü ile onurlandırılacak.
Gregory Porter
Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu, 8 Temmuz Pazartesi
İki Grammy ödüllü Gregory Porter, meşhur “jazz şapkasını” da yanına alıyor ve uzun bir aradan sonra İstanbullu izleyicinin karşısına 31. İstanbul Caz Festivali’nde çıkıyor.
Jazzı büyük kalabalıklarla buluşturan Gregory Porter meşhur “jazz şapkasını” da yanına alıyor ve unutulmayacak bir performans için İstanbul’a geliyor. Tüm yolları kaçınılmaz bir şekilde müziğe çıkan Porter, üniversiteden sonra Brooklyn’de jazz kulüplerinde aşçılık yaparken sahneye çıkmaya başladı; yazıp çekmecesine terk ettiği şarkı sözleri onu dünya sahnelerine taşıdı. Irkçılık direnişinin simgesi Dr. Martin Luther King’i anlattığı “1960 What?” şarkısıyla hafızalara kazındı, 2014’te Liquid Spirit ile, 2017’de Take Me to the Alley ile “En İyi Jazz Vokal Albümü” dalında Grammy’ye layık görüldü. BBC’nin “endişe verici biçimde az rastlanan, ender bir tür” olarak tanımladığı Porter, çocukluk döneminden bu yana beslendiği country, gospel ve blues’un yanı sıra jazz, R&B ve funk arasında seyreden ayırt edici tarzıyla öne çıkıyor.
Sıradan hayatları iyi müziğe dönüştüren ve iyileşme hikâyelerinin bir parçası olan Gregory Porter, İstanbullu dinleyicilerini sevgi ve umut dolu müziğiyle buluşturmaya, festivale geliyor.
Arlo Parks
Sultan Park – Swissôtel The Bosphorus, 9 Temmuz Salı
Arlo Parks’ın şiirsel dilinden kendi hikâyelerimizi dinliyoruz.
Arlo Parks tutkulu bir şair ve iyi bir hikâye anlatıcısı. 2021’de çıkardığı, aynı zamanda Mercury ödüllü ve Grammy adayı, Collapsed in Sunbeams albümünde ona ağırlıklı olarak R&B, soul ve indie eşlik ediyordu. İlk albümünden sonra The Guardian “büyük bir yeteneğin doğuşu”nu müjdeledi, yüzlerce konser verdiği bir dünya turuna çıktı ve Harry Styles, Lorde ve Florence + the Machine ile aynı sahneyi paylaştı. 2023’teki son albümü My Soft Machine ile hem alternatif pop’a kaydı hem de keder, türbülans, iyileşme ve mekânsızlıktan bahsetti. Bu yaz 31. İstanbul Caz Festivali’nde puslu fotoğraflar, son durağı belirsiz yolculuklar, kararında melankoliler, güneşin beklendiği heyecanlı sabahların köşelerine birer Arlo Parks şarkısı iliştireceğiz.
YolanDa Brown
Sultan Park – Swissôtel The Bosphorus, 10 Temmuz Çarşamba
Jamaika kökenli İngiliz jazz duayeni YolanDa Brown 10 Temmuz’da Clifford Chance ve Çiftçi Avukatlık Ortaklığı katkılarıyla özgür müziği ve dinmeyen enerjisini 31. İstanbul Caz Festivali sahnesine taşıyor.
İngiltere’nin en başarılı kadın saksofoncularından YolanDa Brown çifte MOBO ödüllü, Londra Filarmoni Orkestrası’nın danışma kurulu üyesi, Prince’s Trust ve London Music Fund’ın elçisi, Youth Music’in başkanı, Doğu Londra Üniversitesi’nden fahri doktora unvanına sahip ve aynı zamanda eğitmen, yazar, sunucu, hayırsever ve girişimci.Eurythmics’ten Dave Stewart, Snarky Puppy’den Bill Laurance, Stereophonics’ten Kelly Jones ve Rick Astley gibi sanatçılarla işbirliği yaptı. The Temptations, Jools Holland’s Rhythm and Blues Orchestra ve Billy Ocean ile turneye çıktı.
İstanbul Caz Festivali için şehre gelen çokyönlü sanatçı YolanDa Brown’ın en iyi yaptığı işlerden birini; enerjik, doğaçlamaya açık özgür müziğini dinlemek için Sultan Park-Swissôtel The Bosphorus’un Boğaz manzaralı terasında buluşuyoruz.
Chris Isaak
Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu, 12 Temmuz Cuma
Rock’n roll’un romantik prensi Chris Isaak, Garanti BBVA gösteri sponsorluğunda ilk kez Türkiye’de.
“Wicked Game” ile adını duyuran, “Blue Hotel” ve “Baby Did A Bad Bad Thing” gibi şarkılarıyla uzun yıllar müzik listelerinin vazgeçilmezi olan Chris Isaak neredeyse 40 yıllık ikonik kariyerine iki Grammy adaylığı, bir platin plak, on üç stüdyo albümü, on iki tekli, sayısız kapalı gişe konser ve birçok film müziği sığdırdı. Ruhumuza hep karanlık bir yerden dokundu. “Wicked Game”in yer aldığı Heart Shaped World albümünü çıkardığı 1989’dan bu yana geçen yıllar, Chris Isaak müziğinin zamansız olduğunu birçok defa kanıtladı. Kırgın ve dingin müziğiyle film noir’lara yakıştırıldı, Elvis Presley’e benzetildi, melankolik prens ilan edildi ve romantizmiyle övüldü. Tüm yakıştırmalara rağmen daha ilk notasında kendi tarzını ortaya koyan rock’n roll efsanesi, yıllar yılı beraber çaldığı orkestrası Silvertone ile verdiği eşsiz canlı performanslarıyla göz doldurdu.
Kalıplara sığmayan müziği ve baştan çıkarıcı sesiyle Chris Isaak, eşsiz performanslarından birini sergilemek üzere 31. İstanbul Caz Festivali için ilk kez ülkemize geliyor.
Joshua Redman Group feat. Gabrielle Cavassa
The Marmara Esma Sultan Yalısı, 16 Temmuz, Salı
Zamansız, yenilikçi müziğiyle yaşayan en büyük saksofonculardan Joshua Redman, Gabrielle Cavassa ile birlikte SNOC gösteri sponsorluğunda İstanbulluları bir “jazz deneyine” davet ediyor.
Joshua Redman jazzı her yönüyle keşfetme arzusunu hiç kaybetmedi. 1993’te kendi ismiyle çıkardığı ilk albümü Joshua Redman’dan bu yana adeta bir üretim ve keşif makinesi gibi çalıştı. “İşbirlikçileri” denilebilecek farklı müzisyenlerle çalıştı, yeni ekipler kurdu ve herkesten ilham aldı. 2015’te, adını birlikte çıkardıkları albüme de veren The Bad Plus ile çalarken müzikal mirasını yeniden keşfetti; SFJAZZ Collective’i kurması The New York Times tarafından bir “evreka ânı” olarak nitelendirildi. 2018’de çıkardığı albümü Still Dreaming ile hayal kurmaktan hiç vazgeçmediğini hatırlatırken geçmişten kopmadığını da gösterdi. Joshua Redman, zamansız fakat nostaljik olmayan, dün ve bugüne sahip müziğiyle 11 defa Grammy’e aday gösterildi.
Joshua Redman, son işbirlikçileri vokalist Gabrielle Cavassa, piyanist Paul Cornish, basçı Philip Norris ve baterist Nazir Ebo ile jazzın yeni çıtasını belirlemeye, 31. İstanbul Caz Festivali’ne konuk oluyor.
İstanbul’a özgü bir jazz etkinliği: Jazz Vapuru
Kabataş İskelesi, 14 Temmuz Pazar
İstanbul Caz Festivali’nin bu vazgeçilmez etkinliğinde, vapurun her bölümü farklı bir sahneye dönüşüyor ve her sahnede izleyicileri jazz, dans ve coşku bekliyor. Kabataş İskelesi’nde İstanbullu swing topluluğu Brassist’in neşeli müziğiyle karşılanacak, tur boyunca Brassist’in yanı sıra jazzın erken dönem örneklerini Karambola’nın Ragtime ve Dixiland’e özgü dramatik üslubuyla dinleyecek, Türkiye’de yaşayan Rus jazz müzisyenlerinin kurduğu The Big Rhythm’in karşı konulamaz ritimlerine eşlik edecek ve DJ performansıyla dans edecekler.
+1’li Gece Gezmesi Konserleri Kadıköy’de
Kadıköy-Moda (çeşitli mekânlar), 18 Temmuz Perşembe
+1’li Gece Gezmesi bu yıl da Kadıköy sokaklarında müzikseverlerin keyfine artı bir katarak müzik keşifleriyle dolu bir gece rotası sunuyor.
Festival takipçilerini bu yıl, Hollandalı müzisyenler Thomas Azier ve Baby’s Berserk; folk ve jazz rock’ın ülkemizdeki önemli temsilcilerinden Gevende; İstanbul kaosunu enerjik bir ritüele dönüştüren Korhan Futacı; kıtalararası müziğiyle Amerika ve Türkiye’yi buluşturan Coşku Turhan ve beraberinde Ferit Odman, Cenk Erdoğan ve Kağan Yıldız; Synth pop ve indie rock ile kendi müziğini yaratan Eve Dönüş Yok; asi tınılarıyla son dönemin başarılı alternatif rock grubu Yangın; içsel yolculuğunun dışavurumu sayılan müziğiyle Min Taka; synthwave’den post-punk’a uzanan “buğulu ve atmosferik” tınılarıyla Brek ile geniş bir müzik yelpazesinde özgün performanslar bekliyor.
Festivalin yenisi: Pera’da Bir Jazz Akşamı
Pera 77, Minoa Pera, Salon İKSV, 17 Temmuz Çarşamba
İstanbul’un yüzlerce yıllık kalbi Pera’da jazz dolu bir akşam
İstiklal Caddesi’nin Haliç’e bakan yüzünde, İstanbul’da jazzın ilk yeşerdiği mahalle olan Pera’nın üç sakininden aynı anda jazz melodileri yükselerek İstanbul’un büyülü atmosferine karışacak. İstanbul’a imzasını atan mimar Alexandre Vallaury’nin tarihi Union Française binasındaki Minoa Pera, İstanbul jazz sahnesinin çiçeği burnunda mekânı Pera 77 ve şehirdeki iyi müziğin adresi Salon İKSV’de, aynı gecede üç farklı sanatçı sahnede olacak. Pera’da Bir Caz Akşamı’nın konukları arasında Herbie Hancock’un “göz kamaştırıcı” olarak nitelendirdiği, kendi jenerasyonunun en çok aranan piyanistlerinden Estonyalı piyanist Kristjan Randalu’nun yanı sıra festivale özel hazırladığı Aretha Franklin repertuvarı ile Dilek Sert Erdoğan ve Avrupa’dan sürpriz bir konuğun da kendisine eşlik edeceği piyanist Can Çankaya yer alıyor.
Parklarda Jazz konserleri
İstanbul Caz Festivali’nin keyifli etkinliklerinden Parklarda Caz bu yıl da tüm müzikseverleri parklara davet ediyor. Festivalin ücretsiz sunduğu Parklarda Caz konserleri kentin dört bir yanındaki yeşil alanlarda gerçekleştirilecek. Bu yıl Balkanlar ve Güney Amerika’nın seslerini punk ile bir araya getiren Macar grup Duckshell, Genç Caz+ finalistleri ve çok daha fazlası sahnede olacak. Parklarda Caz’ın ilk konseri Beylikdüzü Yaşam Vadisi’nde 6 Temmuz’da gerçekleştirilecek, diğer konser mekânları ve tarihleri Nisan ayında açıklanacak.
Genç Caz+ konserleri ve albümü
Bu yıl 22. yaşını kutlayan Genç Caz+, Türkiye’de amatör veya yarı profesyonel olarak müzikle ilgilenen, 28 yaş altındaki genç müzisyen ve topluluklara festival programında yer alabilecekleri bir platform sağlıyor. Başvurular sonrasında belirlenecek müzisyen ve topluluklar, 31. İstanbul Caz Festivali kapsamında şehrin farklı semtlerindeki parklarda ücretsiz gerçekleştirilen Parklarda Caz etkinliklerinde uluslararası sanatçılarla aynı sahneyi paylaşma imkânı yakalayacak ve Genç Caz+ 24 albümünde yer almaya hak kazanacak.
İKSV 50. Yıl Genç Sanatçı Fonu ve 2013 yılında aramızdan ayrılan müzik insanı Mehmet Uluğ’un anısını yaşatmak amacıyla oluşturulan Mehmet Uluğ Fonu’nun desteğiyle hayata geçirilen Genç Caz+ albümü bu yıl dördüncü kez yayımlanacak. Genç Caz+ konserlerine seçilecek topluluklar birer özgün eseriyle, dijital platformlarda yayımlanacak olan albümde yer alacak. Sony Music Türkiye işbirliğiyle gerçekleştirilen bu albüm projesiyle yetenekli ve umut vadeden genç müzisyenlerin yaratıcılık ve kariyer gelişimleri desteklenecek ve Türkiye’den dünyaya seslerini duyurmaları sağlanacak.
Bu sene Genç Caz+ Seçici Kurulu’nda müzisyen Ayşe Tütüncü, müzisyen Selen Gülün, müzisyen Volkan Öktem, radyo programcısı Dr. Hakan Rauf Tüfekçi, yazar Yekta Kopan, müzisyen Okan Kaya, Sony Music Türkiye Genel Müdürü Özden Bora, Akra Caz Festivali Direktörü Kadir Dursun, müzisyen Çağıl Kaya, Pozitif ve Babylon’un kurucularından Ahmet Uluğ ve İstanbul Caz Festivali Direktörü Harun İzer yer alıyor.
Genç Caz+ için son başvuru tarihi 19 Nisan Cuma. Ayrıntılı bilgi için: caz.iksv.org
Garanti BBVA Caz Sohbetleri
Bu yıl İstanbul Caz Festivali kapsamında özel bir söyleşi serisi de gerçekleştirilecek. Garanti BBVA Caz Söyleşileri başlığı altında ve Salt’ın evsahipliğindeki üç farklı söyleşide Türkiye’de jazz ve güncel müziğin gelişimi ele alınacak ve müzikte güncel meseleler tartışılacak. Müzisyenler, müzik yazarları ve müzik sektöründen önemli kişilerin yer alacağı söyleşiler mart ve nisan aylarında, Salt Beyoğlu, Açık Sinema’da ücretsiz gerçekleştirilecek.
30 Nisan, Salı: Türkçe Pop’tan Jazz Semai’ye Bir Müzik İnsanı: Nino Varon ile Söyleşi – Moderatör: Murat Meriç
15 Mayıs, Çarşamba: Yapay Zeka Sonrası Müzik Yapmanın ve Dinlemenin Geleceği – Moderatör: Yekta Kopan (konuşmacılar daha sonra açıklanacaktır)
28 Mayıs, Salı: Türkiye’de Jazz’ın Tarihini Yazan Kadınlar: Füsun Levet, Hülya Tunçağ, Sibel Köse ile Söyleşi
31. İstanbul Caz Festivali Kampanyası
31. İstanbul Caz Festivali’nin iletişim kampanyası Tribal Worldwide İstanbul imzası taşıyor. “Kapılıp Gidersin” sloganıyla yola çıkan posterde, jazz konserinde hissettiğimiz müziğe kapılıp gitme duygusu, İstanbul boğazının meşhur akıntısıyla anlatılıyor. Müzik, İstanbul ve yazın getirdiği tüm o güzel duygular bir fotoğraf karesi ile festival kitlesine aktarılıyor. Çalışma; Kurt Arrigo’nun fotoğrafı üzerine manipülasyon tekniğiyle enstrümanlar eklenerek tasarlandı.